Saklambaç oynadım kelimelerle. Kimi zaman onların beni sobelediği zamanlar oldu, kimi zaman da ben onları sobeledim. Zaten küçükken de beceremezdim şu saklambaç işini. Saklanmak hep çok zor gelirdi, bulmak bir nebze daha kolaydı saklanmaktan.

Kelimelere hükmetmeye başladığımızı sanarak onları haznemizden çıkarır karşımızdakilere göndeririz. Evet, bizim aklımız selim çünkü (!) Ama bazen öyle anlar olur ki, kelimeler biz onlara hükmettiğimizi sandığımız hâlde çıkıverirler yerlerinden. Çok gariptir bu durum. Hem hükmedemediğine hem de kelimelerin süzülüşüne hayret ediverirsin. Hayretler ve çözmeye çalışmaların içinde debelenirken içindeki sesleri de duymak istemezsin bazen. Orada öyle çok konuşuyordur ki birileri. İçinin kelimelerinin sesi dışının kelimelerinin sesinden yüksekse işte o zaman senin bir sınavın daha var demektir. Çünkü kendi kendine içsel diretişlerin ve sözlerindir seni dışa aktaran. Kelimelerin gücü işte böyle bir şeydir. Kaybolmalarını istediğinde ya da istemediğinde her ihtimalin doğurduğu sonuçlar apayrıdır ve sen bu sonuçların akışının içindeki bir gemisindir. Herkesin beklediği gemileri var. Bu gemilerin gelip gelmeyeceğini bilemese de umut etmeye devam eden iyimser bir bekleyişle yolunda yürüyen insanoğlunun, o gemilerin arasındaki en mühim olanın aslında kendisi olduğunu fark etmesi de ayrı bir konu elbette. Aşağıya hoş bir şarkı ekleyip devam edelim.
Kelimeler neden bu kadar güçlü?
Bu sorunun cevabı basit aslında. Çünkü kelimeler yegâne ifade edişimiz kendimizi. Onlar bazen bizi yaralar bazen bizi çok sevindirir bazense boşluğa iter yapayalnız bırakır ama insan olmanın doğasına katkıları sonsuzdur. Anlamak ve anlaşılmanın temelinde onlar vardır. Yeri ve zamanını beklemesini umsak da onlar istedikleri zaman çıkarlar dışarı. İşte bu yersiz duyguları yaşarkense onların neden çıktığını düşünür dururuz. Ama bilmeyiz ki mutlak doğrunun olmadığı gibi mutlak bir ifade edişin de olmadığını. İçteki susmak bilmeyen o sesler her şeyin doğrusunu bildiğini düşünen bir insan gibi mızmız eder ama olması gereken olması gerektiği zamanda olmuştur “kendi doğasına göre olması gereken zaman”.
Birbirimizden esirgemeye çalıştığımız, sakladığımız, saklandığımız o kadar çok kelimemiz ve kelime kümemiz var ki. Susmanın sakinliğinde dinlenirken bile kendimizden bir şeyler saklıyoruz. Anlatamadığımız her acının içinde boğuluyoruz. Kelimelerin bazı anlamlara gelmediği durumları yaşatıyoruz kendimize, bazen de çevremizdekiler bize yaşatıyor. Unutmak o kadar istediğimiz bir şey ki çoğu zaman, bu kelimeleri toprağın altına gömüp unutmak için kırk takla atıyor içimiz. İç ses bu bahsi kapa! Diyoruz Didem Madakcığım gibi. Ama iç ses kapama bu bahisleri. Kapama ki saklanmak zorunda kalmayalım, kelimeler boğazımıza düğümlenmesin. Kapata kapata daha da derinleştirmeyelim yaralarımızı ukdelerimizi. Hatta sevinçlerimizi de. Sevinçlerimizi bile kelimelere dökemiyoruz çoğu zaman çünkü. İç sesimiz lütfen bize kendimize izin vermemiz için izin ver.
-🐘
kelimelerle oynayan kadın gaye5. kendimize izin vermek için izin ver! kendinle olan savaş en büyüğü, en acımasızı. kendimizi yenebilmek ümidiyle kırmadan. Sevgiler gaye
Umarım içsel muhasebelerimizi kendimizi kırmayacak kelimelerle sürdürebiliriz didariçem, dedikleriniz için teşekkür ederiim. Sevgilerimlee 🐘